
Rıza Maksut İşman, bugün spor tarihçelerinin eski kayıtlarını karıştırma merakı olanların yıllıklarda adına rastladığı, ya da sargı kağıdı olarak kullanıldığı için günümüze kalabilen 30 yıllık sararmış gazete sayfasının köşesine sıkışmış ‘Süper Dede’ temalı haberlerin içinde geçen bir karakterden ibaret. Oysa ki ülkenin kültür hayatına etkisi, bu derece unutulmuş olmayı hiç hak etmeyecek kadar fazla...
1915 doğumlu İşman, 20 yaşında ilk Türkiye şampiyonluğunu kazandıktan sonra 15 yıl boyunca atletizme hükmeden isimler arasındaydı. Dört dalda kazandığı toplam 12 Türkiye şampiyonluğunun yıllara göre dağılımı şu şekildeydi:
800 metre: 1940, 1941
1500 metre: 1939, 1940, 1941, 1942, 1943, 1946, 1947
5000 metre: 1935, 1939
10000 metre: 1935
İstanbul’da 1940 Balkan Şampiyonası’nda 800 metreyi 2:01.2 ile Yugoslav Markovic’in önünde kazanırken, 1500’de ikinci sırayı aldı. 1948 Londra Olimpiyatları’nda yarışma fırsatını da elde eden İşman, 800 metrede ve 4x400 metre takımında boy gösterdi. Farklı dallarda 35 Türkiye rekoru kıran İşman, 80 yaşına kadar yarışmalara katılmayı sürdürdü. 1975’te ilk kez Toronto’da yapılan Dünya Masterlar Atletizm Şampiyonası’nda 800 ve 1500’ü kazanan Rıza Maksut, 60+ yaş grubunda dört kez de dünya rekoru yapma başarısı gösterdi.
Son dönemlerinde İzmir’de tenis öğreten komple spor adamı İşman’ın derslerine girenlerden birisi de Zeynep Dolgun... İstanbul’da bir finans şirketinde çalışan Dolgun, Ankara’da yaşadığı dönemde mektup alışverişi yaptığı tenis hocasından kalan tüm hatıraları saklıyor.
İşman’ın öğrencisine gönderdiği mektuplar içinde, sadece spor yaşamına yönelik değil, ekonomik ve sosyal hayata dair çözümlemeler de yer alıyor. Bir sporcunun yalnızca fiziki olgunluk değil, aynı zamanda kültürel olarak da kendisini yetiştirmiş olması gerektiğini vurgulayan hoca, “eskilerde” kalan intizamın harika bir örneğini oluşturuyor.
Rıza Maksut İşman, öğrencisine yazdığı mektuplardan bir tanesi şöyle:
14-11-2000, İzmir
Sayın: Zeynep Dolgun
28-10-2000 tarihli mektubunu birkaç gün evvel aldım. Senin istikbalin yolunda koşuşturmana seviniyorum, aferin demek bize düşüyor, amma senin bu yorucu çalışmalarının neticesi ileride maddeten ve manen elde edeceğin kıymetli bilgiler sayesinde kendine, ailene ve vatanına, topluma faideli, şerefli bir şahsiyet sahibi olmak seni mutlu edecek. Şimdilik gayret etmek lazım. Bana gönderdiğin mektubunda ekonomi, poletik düşünceler doğrultusunda benden sormuş olduğun soruya cevap verebilmem için, yaşım, dünyayı dolaşmam, çocuk yetiştirmem ve halen 86. yaşımda, padişah, harfler, cumhuriyet, Atatürk zamanını, hatta kendisini görmek şansına sahip olarak, bugün ekonomist ve politikacı olmadığımı da düşünerek daktilomun başına geçtim, düşüncelerimi, görüşlerimi yazdım. Sen bu hususta okudun ve okumaya devam ediyorsun. Yazdıklarımı bir oku, işine yarayan veya yaramayan olabilir. Okuma, gezip görme, düşünme, çalışma seni selamete, hedefe ulaştıracaktır. Mektuplarını beklerim. Gözlerinden öperim.
Rıza M. İşman
Not: Poletik sayfada lisanlar kısmında Yunanca da var. İlim lisanının en çoğu da Yunanca ve Latin kökenli lisanlarla olduğu bilincindeyim. Ben Yunancayı az da olsa İstanbul’da Rumlardan öğrendim. Şimdi tamamını öğrenmediğime pişmanım.
İkinci Bölüm: Zeynep Dolgun, İşman’ı anlatıyor
atletizmdunyasi.com / Şevket F. Erbay